Ich liebe Gaming. Da es meiner Familie finanziell immer gut ging, hatte ich meist die beste Hardware.
Alles begann mit Metin2, das ich zusammen mit meinen Cousins spielte – auf Laptops bei meiner Oma in der Türkei. Meine jüngeren Cousins zockten zwischendurch League of Legends, aber ich konnte mich dafür nie begeistern. Ich blieb bei San Andreas Multiplayer und Multi Theft Auto.
Ich fing an zu mappen und mir eigene Welten auszudenken. GTA San Andreas war mein absolutes Lieblingsspiel – die Story habe ich bestimmt 100-mal durchgespielt.
Mit zwei Freunden betrieb ich sogar einen Server, der über 100 Spieler hatte. Aber irgendwann trennten sich unsere Wege. Einer gründete später eine Firma und vermietete Server, während ich andere Reallife-Server erkundete.
Dann wurde ich älter – und entdeckte meine nächste Leidenschaft: Battlefield 1.
Jeden Tag zwei XXL-Joints gebaut und den ganzen Tag gezockt. Ich hielt den Weltrekord als Sturmsoldat und mit dem Dreadnought – ohne Hacks. Leider habe ich keine Screenshots mehr, aber ich war wirklich gut. Das waren meine besten Gaming-Zeiten.
Dann kamen gesundheitliche Probleme, und ich hörte eine Zeit lang komplett auf.
Ab und zu zocke ich noch Battlefield 1, aber es macht nicht mehr so viel Spaß wie früher. Die Updates, das Alter des Spiels – die Magie ist weg. Wir waren damals einfach Kings.
Aus dem Nichts entdeckte ich dann FiveM.
Ein Freeroam-Server, echte nachgemachte Autos, unendlich viele Möglichkeiten – es war ein Geschenk. Driften wurde mein Ding. Jahrelang spielte ich FiveM, und heute nennen mich viele „crazy“, weil ich so gut drifte. Die meisten nutzen eigene Presets – ich habe immer nur mit den Standard-Presets der Server gespielt.
Doch irgendwann wurde auch FiveM zur Routine. Heute zocke ich nur noch selten, verbringe mehr Zeit auf YouTube oder hatte – wie jetzt – die Idee, ein Blog zu starten und meine Gedanken zu teilen.
So eine Art „Tagebuch“ kann nur gut tun.
Oyun oynamayı seviyorum. Ailem maddi açıdan her zaman iyi durumda olduğu için genellikle en iyi donanıma sahiptim.
Her şey, kuzenlerimle birlikte oynadığım Metin2 ile başladı – Türkiye’deki büyükannemin evinde dizüstü bilgisayarlarla. Küçük kuzenlerim ara sıra League of Legends oynuyorlardı, ama ben bu oyuna hiç ilgi duymadım. Ben San Andreas Multiplayer ve Multi Theft Auto’da kaldım.
Haritalar oluşturmaya ve kendi dünyalarımı hayal etmeye başladım. GTA San Andreas en sevdiğim oyundu, hikayesini en az 100 kez oynadım.
İki arkadaşımla birlikte 100’den fazla oyuncunun bulunduğu bir sunucu bile işletiyorduk. Ama bir süre sonra yollarımız ayrıldı. Biri daha sonra bir şirket kurup sunucu kiralamaya başladı, ben ise diğer gerçek hayat sunucularını keşfetmeye devam ettim.
Sonra büyüdüm ve bir sonraki tutkumu keşfettim: Battlefield 1.
Her gün iki XXL esrar sarar ve bütün gün oyun oynardım. Hack kullanmadan, saldırı askeri ve Dreadnought ile dünya rekorunu elinde tutuyordum. Ne yazık ki artık ekran görüntülerim yok, ama gerçekten çok iyiydim. O dönemler benim en iyi oyun zamanlarımdı.
Sonra sağlık sorunları başladı ve bir süre tamamen bıraktım.
Arada sırada hala Battlefield 1 oynuyorum, ama eskisi kadar eğlenceli gelmiyor. Güncellemeler, oyunun yaşı – sihir kayboldu. O zamanlar biz krallar gibiydik.
Sonra birdenbire FiveM’i keşfettim.
Bir freeroam sunucusu, gerçekçi taklit arabalar, sonsuz olanaklar – bu bir hediye gibiydi. Drift yapmak benim işim oldu. Yıllarca FiveM oynadım ve bugün birçok kişi drift yapma becerimden dolayı bana “deli” diyor. Çoğu kişi kendi ön ayarlarını kullanıyor – ben ise her zaman sunucuların standart ön ayarlarıyla oynadım.
Ama bir noktada FiveM de rutin hale geldi. Bugün artık nadiren oyun oynuyorum, daha çok YouTube’da vakit geçiriyorum ya da – şu anda olduğu gibi – bir blog başlatıp düşüncelerimi paylaşma fikri geldi aklıma.
Böyle bir “günlük” sadece iyi gelebilir.